15 Nisan 2011 Cuma

John Q (2002)

Blogun kapalı olduğu dönemde tekrar izleme fırsatı bulduğum John Q, Denzel Washington'ın favori 3 siyahi oyuncularımdan 2. olmasını (1. Morgan Freeman, 3. Juba Gooding Jr.) sağlamış bir filmdir. Yönetmen koltuğunda "The Notebook" ve "Alpha Dog"tan da tanınan oyuncu, senarist ve yönetmen Nick Cassavetes oturuyor. Senaryo ise sinemadan çok dizi yazarlığı yapan James Kearns'ın kaleminden çıkmıştır. Oyuncularla birlikte harika bir iş çıkaran yönetmen ve senarist, 116 dakikanın her anında seyircinin sağlık sistemine beddua etmesini sağlamış.

John Q. Archibald, kıt kanaat maddi imkanına rağmen mutlu bir aile babası olarak Amerika'da yaşayan siyahi bir fabrika işçisidir. En büyük destekçileri ise eşi Denise ve beyzbol oyuncusu küçük oğlu Michael'dır. Michael beyzbol oynadığı bir gün maç esnasında fenalaşarak hastaneye götürülür. Durumun ciddiyeti nedeniyle bir an önce kalp nakli yapılması gerekmektedir. Zira tek kurtulma şansı budur. Şansa bakın ki, fabrika işçisi John'un sigortası ameliyatın masraflarını ödeyemeyeceğini bildirmiştir ve bundan dolayı hastane yetkilileri Michael'ı ameliyat listesinden çıkartır çünkü para yoksa nakil de yoktur! Oğlunun gözleri önünde ölmesini izlemek yerine çaresizce hastanenin acil servisini kapatır ve oradaki insanları rehin alır. Amacı sadece oğlunu kurtarmaktır (Bir sağlık kurumunu zorbalıkla kapatmak ve içindeki insanları rehin almak ne kadar etiktir değildir, onun hesabını John'un gözlerine bakarak yapabilirsiniz). Tabi tam da bu noktada Amerikan polisleri  "Tamam biz geldik, her şey yoluna girecek dostum, merak etmeyin." dercesine en karizmatik duruşlarıyla olay yerine gelirler (Robert Duvall'ın ellerinden öperiz bu andan itibaren).


Baş rolde isyanların adamı Denzel Washington hayran bırakacak performans sergileyerek fakirliğe lanet etmenize sebep oluyor. "Glory" ile en iyi yardımcı erkek oyuncu ve "Training Day" ile en iyi erkek oyuncu Oscarlarını kapan 1954 doğumlu Washington, gazetecilik bölümünden mezun olmuş. Aslında oynadığı karakterlere bakınca hep bir araştırma, koşuşturmaca, yanlış giden bir şeyleri düzeltme durumu var. Sanki gerçek mesleğinin tatminini rollerinde taşıyor. Filmde babacan ve insaflı Amerikan polisini simgeleyen 80 yaşındaki Robert Duvall ise 1962 yılında "To Kill a Mockingbird" ile sinemaya atıldığından beri sayısız film ve dizilerle oyunculuğun ne olduğunu göstererek Amerika'nın en büyük aktörleri arasına girmiştir. Hastane yönetiminin çekilmez insanını canlandıran, "Donnie Brasco" ve "Psycho"dan akıllarda kalan Anne Heche fillmin kötü karakterini sahiplenerek seyirciyi kendinden çok başarılı olarak soğutuyor.

Filmde favori sahnelerden sayılacak konuşma ise John'un oğlu Michael'a verdiği nasihattir. Baba sevgisi zaten filmin en belirgin duygusu olsa da o sahne duyguların tavan yaptığı an sayılabilir. Amerika'nın sağlık sistemini çok ciddi şekilde eleştiren John Q., zamanında ortalığı karıştırmayı sağlamış ve izlenme rekoru kırmıştır. Alttaki adresi tıkladığınızda  yedinci sırada görebileceğiniz rakam hiç de fena değil.

2 yorum:

  1. Harika bir filmdir hatta Denzel'in oğluna verdiği nasihatlar hala kulağımda.

    YanıtlaSil
  2. Benim de tavsiye edebileceğim nadir filmlerdendir. Bir babanın neler yapabileceğini görmek insana cesaret veriyor eğer babasında böyle sevgi varsa.. Eğer babada böyle sevgi yoksa da iç burkuyor :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...