21 Nisan 2011 Perşembe

Rabbit Hole (2010)

Vizyona yarın girecek olan, Oscar adaylığından dolayı geçen sene izlediğim Rabbit Hole, buram buram dram kokan konusu ile seyircinin canını yakıyor. Oyuncu, yapımcı ve yönetmen olan John Cameron Mitchell’in yönettiği; David Lindsay-Abaire’in senaryolaştırdığı 91 dakikalık ABD yapımı filmin başrollerinde Nicole Kidman, Aaron Eckhart ve Dianne Wiest yer almaktadır.

Mutluluğun Peşinde olarak Türkçeleştirilerek, yabancı filmlerin isimlerini katlederken beni tekrar dumura uğratmış şahıslara teşekkürü bir borç bilirim. Becca (Kidman) ve Howie Corbett (Eckhart) küçük oğullarıyla mutlu aile hayatına sahip olan bir çifttir. Ama bu mutluluk oğullarının bir araba kazası sonucunda hayatını kaybetmesi ile yerle bir olur. Uzun süre kendini toparlayamayan çift, acılarını unutmak adına mutluluğun peşinden tekrar koşmaya çalışır.

Nicole Kidman’ın ilk kez yapımcılığa soyunduğu film, Pulitzer ödüllü aynı isimli oyundan uyarlanmıştır. Oyuncu kadrosu göz doldurucu seçilmiş. Kidman ve Eckhart uyumlu bir çift olarak ekrana yansıyor. Bazı filmlerde birbirine yakışmayan çiftlere inat güzel bir ikili oluşturmuşlar. Becca’nın annesi rolündeki Dianne Wiest ise yardımcı kadın oyunculuğunu çok etkin olarak kullanmış. Melankoli havası estiren bu dram, görsellikle de çok güzel yansıtılmış. Kostümler, renkler, müzik ve filmin genel aurası çok bütünleşmiş. Afiş ise o kadar başarılı ki, Becca karakterini başka bir afiş daha iyi anlatamazdı.  Bu güzellikler yanında, film yavaş ilerliyor. Durağanlık dram ile birleşince seyirciyi daha da huzursuz ve mutsuz ediyor. Ayrıca aşikar bir konu seçildiği için sürprizle karşılaşmıyorsunuz. Eğer dram sevmiyorsanız film işkenceye dönebilir sizin için çünkü iç huzurunuzu biraz bozuyor.

1967 Hawaii doğumlu Nicole Kidman, “The Hours” filmi ile 2003’te en iyi kadın oyuncu Akademi ödülünü ve Bafta ödülünü kazandı. Baleyle başlayıp tiyatro ile devam eden Kidman, sahne sanatlarını sinemaya taşıyarak başarılı bir kariyer sergiliyor. Bu sene en iyi kadın oyuncu Akademi adayı da olan Kidman, çok başarılı bir performans gösterse de bu ödülü kapmak için yeterli değildi. Bunun sebebi de belki Becca karakterinin zorluğuydu. Becca iç dünyasıyla savaş veren bir anne ve az konuşarak çok şey anlatmaya çalışıyor. Bu noktada da mimiklerin, bakışların çok öne çıkması lazım. Belki de Kidman’ın fiziksel özelliğinin (e ama çok güzel kadın) getirdiği dezavantaj bu karaktere yansıdı. Ah bir de botoks yaptırıp durmasa o mimikler daha güzel yansıyacak ekrana. Botoks güzeli olayım derken Meg Ryan’ın son haline dönecek diye korkuyorum. Oscar’ı kazanamamasının başka bir sebebi de diğer adayların çok daha başarılı olmalarıydı. Ödülü kapan Natalie Portman için daha fazla bir şey söylenemez fakat onun dışındaki Annette Bening (The Kids Are All Right) ve Jennifer Lawrance (Winter’s Bone) varken Kidman’ın bu ödülü alması zaten mucize olurdu.

1968 California doğumlu Aaron Eckhart ise karakteri çok gerçekçi şekilde yansıtmış. Rabbit Hole’den sonraki “Battle: Los Angeles” filmiyle hayal kırıklığı uğratsa da “The Missing” ve “The Dark Knight” filmleriyle sinemaseverlerin gönlünü kazanmıştı. Keskin yüz hatlarına sahip olduğu için midir bilmiyorum ama ekrana çok ciddi bir ifadeyle yansıyor! Komedi filmlerinde sırıtacak bir yüze sahip kendisi. Bu yüzden de dram, macera ve aksiyon filmlerine devam etmesi bizler için daha iyi olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...