30 Ocak 2012 Pazartesi

The Artist (2011)

Artist
2011'in en iddialı filmleri arasında yer alan The Artist, sonunda 27 Ocak’ta Türkiye’de gösterime girdi. Bu dönemde siyah beyaz ve sessiz bir projenin ekranlara yansıması ne kadar ilgi çekicidir diye düşünürseniz, filme yapılan eleştirilere, aldığı ödül ve adaylıklara göz atmanız yeterli olacaktır. 100 dakikalık Fransa yapımının yönetmen ve senaristi Michel Hazanavicius iken baş rollerinde Jean Dujardin ve Michel Hazanavicius’un eşi Berenice Bejo yer almaktadır. Komedi, romantik ve dram türlerinin harmanlandığı projenin bütçesi 12 milyon $ iken şimdilik hasılatı 34 milyon $ civarındadır. Mayıs 2011’de Cannes Film Festivali’nde seyirciyle buluşması ardından dünyanın dört bir yanında gösterime girerek Oscar’a kadar artı puanları toplamaya devam ediyor.

Mekan Hollywood; tarih 1927! Teknolojinin gelişmesinden sinema da nasibini alır ve sessiz filmlerden seslilere geçiş yapılır. Bu devrim niteliğindeki buluş pek çok yeniliği ve güzelliği peşinden getirse de göz ardı edilemeyecek şeyler de ortaya çıkar. Sessiz sinemada büyük kitlelere ulaşanlar yeni teknoloji ile işlerini, kariyerlerini, umutlarını kaybederler. George Valentin de dönemin en meşhur aktörüyken, yanı başındaki güzel oyuncu Peppy Miller şöhreti kapıverir.

Eğer siyah beyaz ve sessiz filmlerden hoşlanmıyorsanız bu filmi mutlaka izleyin çünkü bu sayede o dönemlerde yapılan filmlere ilgi duyabilirsiniz. Fransız yönetmen Michel Hazanavicius’un oldukça büyük bir risk alarak bu işe el attığına inanıyorum. Çevremde hala “Sessiz film, sinemada izlemeye değmez ya da izlemeye hiç değmez, böyle bir filmin Oscar ya da Altın Küre alması saçmalık” gibi pek çok yorum duyuyorum. Tamam, ben de çok fazla sessiz film hayranı değilim fakat böyle bir riske girip ortaya harikulade bir projenin çıkmasına alkış tutmak gerekiyor. Filmin eksi hiçbir yönünü bulamadım. Sessiz olmasına rağmen bir dakika bile sıkılmadan keyifle izledim. Mekan, dekor, kostüm, makyaj tasarımları göz alıcı. Özellikle kadın oyuncuların kostümleri ve makyajları siyah beyaz ekranda dahi ön plana çıkıyor. Kalabalık bir kadroya sahipken ve sessiz bir filmken dahi karakter detaylandırmalarının bu denli etkileyici olması şimdiye kadar çok tanınmayan Michel Hazanavicius’un bir anda parlamasına sebep görünüyor. Sanki bir imkansızı başarmış da gözlerimizi ondan alamıyor gibiyiz. Unutmadan, sessiz bir filmi duyusal olarak hissetmemizi sağlayan tek etken müziğin çalışmalarını ise Ludovic Bource ele alıyor. Kim bu Ludovic Bource diye internetten aranıp dururken hiç beklemediğim bir şey ortaya çıktı. Yönetmen, baş rol oyuncusu ve Ludovic Bource, 2009 yapımı “OSS 117: Lost in Rio” diye bir filmde beraber çalışmışlar. Bu projeyi de merak etmiyor değilim çünkü bu film sonrasında ekibin bir araya gelip The Artist’i çekmek istediklerine inanıyorum. Tam bir sanat filmi olduğunu belirterek olası izleyicileri kaçırmak istemiyorum! Sanat filmi deyince ister istemez çoğu kesim mesafeli yaklaşımını korur. Lakin The Artist’te görsellik, müzik, kostüm, kurgu, yönetmenlik ve senaryo hep bir arada harika bir sanat çıkartıyor.
IMDB’den 8.5, Rotten Tomatoes’tan 97, Metacritic’ten de 89 puan alarak olumlu eleştirilerin sanal alemdeki kısmını kapan The Artist, eleştirmenler ve seyircilerden de genel olarak artı notları alıyor. Her ne kadar bir dramı ekrana yansıtsa da içinde barındırdığı muzip komedi ile seyircileri tebessüm ettirerek kendine bağlıyor. Baş rol oyuncusu 1972 Fransa doğumlu Jean Dujardin, Cannes Film Festivali’nde ve Altın Küre Ödülleri’nde en iyi erkek oyuncu ödülünü almıştır. Ayrıca Altın Küre’de en iyi film ödülünü de kaparak Oscar’a keskin bir göz kırpmıştır. 1976 Arjantin doğumlu Berenice Bejo ise şaşırtan performansı ile ileride daha ön plana çıkacağının sinyallerini veriyor! Gülümseyişi ve doğallığı insanı büyülüyor.

Filmin adaylıklarını toplamak gerekirse:

Oscar: En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi özgün senaryo, en iyi kurgu, en iyi özgün müzik, en iyi sanat yönetmeni, en iyi görüntü yönetmeni, en iyi kostüm tasarımı.

Bafta: En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi kadın oyuncu, en iyi özgün senaryo, en iyi özgün müzik, en iyi ses, en iyi makyaj, en iyi kostüm, en iyi sinematografi, en iyi kurgu

Diğer ödül ve adaylıkları için http://en.wikipedia.org/wiki/The_Artist_(film) linkine göz atabilirsiniz.


3 yorum:

  1. "Sessiz olmasına rağmen bir dakika bile sıkılmadan keyifle izledim." Kesinlikle!
    Çok şekerdi ya, dansları, mimikleri, tavırları, kostümleri...

    Demet Akalın bu filme girip 15 dakika sonra "Ne biçim film bu, hiç ses yok ya." deyip çıkmış ve gidip parasını istemiş...
    Bu da öyle kahkahalarla gelen bir trajikomedi olarak dursun bu filmin altında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bak hatırladım o haberi. Neyse ki renk yok dememiş. Filmlerin siyah beyaz olacağını düşünebilmiş :)

      Aradan epey zaman geçmiş. Oturup bir daha izlesem mi acaba?

      Sil
  2. ahahaha evet renk yok dememiş en azından, o da bir şey tabi...
    İzlenebilir, danslar falan çok şıpıdıktı yahu. ahaha.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...