15 Şubat 2013 Cuma

Kon-Tiki (2012)


En iyi yabancı film Oscar adayı olarak adını duyuran Kon-Tiki, yaşanmış bir olayı gündeme tekrardan getiriyor. Norveç yapımı 118 dakikalık aksiyon, macera, biyografi ve tarihi türlerini barındıran projenin yönetmen koltuğunda  Joachim Ronning, Espen Sandberg oturuyorlar. Senaryo ise Allan Scott, Petter Skavlan tarafından yazılmıştır. Türkiye gösterim tarihi belirsiz olan filmin baş rollerinde Pal Sverre Valheim Hagen, Anders Baasmo Christiansen, Odd-Magnus Williamson, Agnes Kittelsen, Gustaf Skarsgard yer alıyorlar. 15,5 milyon $’la Norveç’in en yüksek bütçeli filmi olmuştur. Ayrıca Altın Küre ve Oscar’a aynı anda aday olan ilk Norveç filmidir.

Norveçli bilim adamı Thor Heyerdahl, 5 kişilik ekip kurar ve Pasifik Okyanusu’nu 100 günlük bir sürede geçmeyi hedefler. 1947’de başlayacak bu yolculuğun amacı ise Güney Amerikalıların Kristof Kolomb öncesi Polinezya adalarında yerleştiğini kanıtlamaktır. Lakin yolculuğun bütçesini bulmak epey zordur. Thor’a kimse güvenmiyor, boşa uğraştığını düşünüyor. 8000 km’yi ilkel yöntemlerle aşmak pek de inandırıcı görünmüyor zaten.

Öncelikle, nedir bu Kon-Tiki? İnka kabile inancına göre güneş Tanrısı Viracocha’nın adıdır. Çekimleri Maldivler, Malta, Norveç, İsveç, Tayland gibi pek çok yerde gerçekleşmiştir. Yani görsellik sadece okyanustan ibaret değil. Bu konuda etkileyici karelerin yakalandığını kabul etmek lazım. Döneme ve yöreye göre müzik çalışmaları öyküyü besliyor. Özellikle filmin sonundaki müzik şöleni çok eğlenceliydi. Mekan, dekor, kostüm tasarımı okyanus üzerindeki ilkel salın elverdiği kadar aktarılıyor. Sonuçta 5 adamın saldaki yanmış tenleri, sararmış kıyafetleri sadece gerçekçiliği pekiştiriyordu. Thor’un eşi Liv sayesinde de dönemin kadın kostümlerini keşfetmek mümkün.
Gelelim senaryo ve yönetmenin kamerasının filme kattıklarına... Senaryonun ilgi çekiciliği su götürmez bir gerçektir. İnsanların “çılgınlık” olarak adlandırdığı serüvene eşlik etmek adrenalini yüksek tutuyor. Heyecanı hiç yitirmemek yönetmenin başarısını tetikliyor. Senaryo ve yönetmenlik bu noktada paralel ilerliyor. Diğer yandan kurgunun zayıflığı seyirliği güçleştiriyor. Konular, sahne geçişleri sanki iple birbirine bağlanmış; her an kopacak gibi. Asıl izlemek istediğimiz serüvenken yan karakterler ve yan konular hedefi saptırıyor. Seyrederken akla ister istemez “Life of Pi” geliyor. İkisi de okyanusta geçiyor fakat ondaki kurgu başarısını burada görmek hayli zor. İmkanlar ve koşullar aynı olmadığından kıyaslamak çok adil değil, farkındayım. Sadece ana konuya odaklanılsa sorunun çoğu giderdi diye düşünüyorum. Tüm bu eleştirilerime rağmen görsellik açısından seyretmeye değer bir projedir. Farklı kültürlerin geçmişine ve yaşamına şahit olmak ufku genişletiyor; tıpkı "Rebelle" gibi.

IMDB’den 7.2 almıştır. Oscar adayı olmasına rağmen güçlü rakibi “Amour”dan dolayı çok öne çıkamadı sanırım. Oscar ve Altın Küre adaylığını bir kenara bırakıp seyredebilirsiniz. Unutmadan aktarmak istediğim bir şey var. Thor, bu yolculuğu kameraya almıştır. Belgesel 1951’de Oscar’a layık görülmüş. Olayın kitabı ise 70 dile çevrilmiş ve 50 milyondan fazla satmıştır. Bu bilgiler filme karşı ilginizi artırır umarım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...