1 Aralık 2013 Pazar

Ain’t Them Bodies Saints (Ölümsüz Aşk) (2013)

Ölümsüz Aşk
6 Aralık’ta gösterime girecek Ölümsüz Aşk, kavuşmayı dört gözle bekleyen sevdalı bir çifti ele alıyor. 97 dakikalık ABD yapımının yönetmenliğini ve senaristliğini David Lowery üstleniyor. Western havasındaki dramın baş rollerinde Rooney Mara, Casey Affleck, Ben Foster yer alıyorlar. Bu seneki Sundance Film Festivali’nde dikkat çekmiştir.

1970lerin Teksas’ında yaşayan Ruth ve Bob, birbirlerine çok aşık çifttir. Dönemin kanunsuzluğu içinde bu aşkı sürdürmeye çalışırlar. Bir gün polislerle girdikleri çatışmada Ruth bir polisi vurur. Bob ise onun suçunu üstlenir. Hapisteyken doğan kızına ve sevdiği kadına kavuşmak için 4 yıl bekleyen Bob, sonunda hapishaneden kaçar. Tek hedefi onları bulmaktır.

Dram, romantik, suç, Western derken birçok türü birleştiren senaryoda birbirinden vazgeçemeyen ama kavuşmakta ciddi sıkıntı yaşayan iki kişi sunuluyor. Cannes Film Festivali’nde de övgüler almış olmasına rağmen durağanlığı ve bilindik senaryodan dolayı akılda kalıcılığı soru işareti bıraktırıyor. Western havasını kılık kıyafetten, tozlu yollardan, ev dekorundan, aksandan rahatlıkla alabiliyorsunuz. Zaten renk ve ışık da bu ortama girmeye yardımcı oluyor. Net ve temiz görüntüsü, etkileyici müzik çalışması filme artı puanları getiriyor.


Senaryoda Western’in suç dolu sahnelerine ortak olunuyor. Sevginin ne olduğu sınanıyor. Ruth’u polise öldürmeye iten kim? Onu kızıyla yalnızlığa sürükleyen, üstelik de umudu veremeyen kim? Yıllarca Ruth'a ve kızına kavuşmayı beklerken zorluklarla savaşan kim? Sevgi nedir, ne olmalıdır? Bu gibi sorular film boyunca kafayı kurcalıyor; yani istediğine ulaşıyor. Çiftin sevgisine gerçekten inanıyorsunuz. Fedakarlık gösteren taraf, sahneden sahneye değişebiliyor. İster istemez taraf tutar pozisyona giriyorsunuz. Bu geçişler filme heyecan katıyor. Diğer yandan, konunun Teksas’ta geçmesi dışında bir yenilik, farklılık bulamadım. Benzerini fazlasıyla izlediğim için ikinci yarı biraz yavaş ilerledi. Sonunu bile bile aynı romantizmi hissedemedim. Belki de Western’i sevemeyenlerden olduğum için o duygu içine girmek yorucu geldi. Senaryonun en beğendiğim kısmı anne kız ilişkisidir. Ruth ile annelik sanki uyuşmuyor gibi geliyor. Kızını çok seviyor, ona çok bağlı ama karakteri özgürlükçü göründüğü için her an bir hata yapacak gibi hissediyorsunuz. Her defasında yanıltması da yüreğe su serpiyor. Beraber şarkı söylemeleri, beklenilmeyen diyalogları, konuşmadan dahi oturup anlaşabilmeleri imrendirici geliyor.

IMDB’den 6.7, Rotten Tomatoes’tan 81 almıştır. IMDB’nin puanı benim düşüncelerime daha yakın geldi. Rooney Mara'nın son dönem yıldızı hayli parladı. Kılıktan kılığa giren enfes oyunculuğuyla hızlı adımlar atıyor. Her filminde beni şaşırtması devam edecek sanırım. Casey Affleck ve Ben Foster kadronun diğer genç oyuncuları olarak filmi ayakta tutuyorlar. Uyumları göze çarpıyor. Gene de projenin kahramanı Mara’dır.

Not: Film adının Türkçe'ye çevrilmesindeki yaratıcılık gözlerimi yaşarttı!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...